Derin bir nefes alın ve yanınızda duran kahveyi yudumlayın. Eğer yanınızda bir kahve yoksa hemen bir tane sipariş edin veya yapın. Şimdi size bu mistik içeceğin nereden geldiğini anlatacağım.
Kahvenin kültürümüzde öyle bir yeri var ki günün ilk öğünü kahveye altlık yapıldı ve adına kahvaltı dendi. Bize de kahve üstü kaldı yani kahve üzerine sohbetler… Hem en yoğun zamanlarımızda bize omuz verip kendimize getiren, hem de en dingin saatlerimizde müzikle beraber keyfimize eşlik eden; kimisi için uykusuz gecelerde bir yoldaş, kimisi için ise ilk randevunun bahanesi… Hem derdimizi hem de sevincimizi paylaşmaya başlamadan “dur, önce bir kahve içelim” deriz.
Ben de bu gizemli dünyaya aralanan kapıdan geçtiğimden beri sonu olmayan bir yolculuğa başladım. Küçücük bir çekirdeğin içindeki kocaman bir dünyada sırları çözmek için ilerliyorum. Uzun yıllardır devam eden bu yolculuğumda bu arayışa ortak olacak yeni kahve profesyonelleri yetiştirdim ve öğrendiklerimi aktarmak için danışmanlıklar verdim. Kahveyi içmek kadar onunla ilgili her şeyi araştırmaktan da keyif aldım. Şimdi de iyi kahve çekirdekleri kavurarak bu keyfi herkesle paylaşmaya çalışıyorum.
Peki keyifle içtiğimiz, her anımızda yanımızda olan ve yıllardır kültürümüzün bir parçası olan kahve nereden geliyor?
Nedir Kahve?
Kahvenin yolculuğunu anlayabilmek için önce temel olarak kahvenin ne olduğunu bilmekte fayda var. En basit anlatımıyla kahve; ağaçta yetişen ve kiraza benzeyen bir meyvenin çekirdeklerinin ayrılması, işlenmesi, işlenen bu çekirdeklerin profesyoneller tarafından kavrulması ve ardından kavrulan çekirdeklerin öğütülüp suyla farklı yöntemler aracılığı ile demlenmesi sonucunda elde edilen, tadına doyum olmayan, eşsiz kokusu ve rengiyle insanı içine çeken bir içecektir.
Bu içeceği kontrollü hazırlamadaki püf nokta standardı yakalamaktır. Su sıcaklığı, suyun kalitesi, kahvenin tazeliği ve demleme şekli tadı belirler. En lezzetli kahve için her zaman taze ve iyi çekirdekler kullanılmalıdır.
Kahvenin Etimolojisi
Kahve kelimesinin tarihi dünya genelinde çok eskiye dayanır. Avrupa dilleri içeceğin adını 1600’lü yıllardan itibaren, doğrudan Arapça orijinali olan “qahwah” sözcüğünden değil Türkçe formu olan “kahve” kelimesinden almıştır. Bu isimlendirme bitkinin değil infüzyonundan yapılan içeceğin adıdır.
Bir çok farklı dilde bu formdan türetilen sözcüklerle ve benzer seslerle isimlendirilir. Hangi dilde olursa olsun bu sihirli sözcük insanlar üzerinde aynı mutluluğu yaratır.
Kahve Bitkisinin Yayılması
Kahve çekirdeğinin aslında bir meyve çekirdeği olduğundan bahsetmiştik. Bu hazineyi içinde saklayan ağacın adı “coffea” dır. Yılda iki kere meyve veren bu ağaç meyve vermeden önce harika bir şekilde çiçek açar. Ortaya çıkacak şeyin güzelliğini yansıtan bu çiçekler görüntü ve koku itibariyle yasemini andırır. Bir ay boyunca tüm zarafetiyle dallarda kaldıktan sonra en yoğun aromasına ulaşarak görevini tamamlar ve dökülür. Böylece yerini çekirdeklere ev sahipliği yapacak olan karpele bırakır. Bu dönüşüm bittiğinde içinde yüzleri birbirine yapışık şekilde iki adet çekirdek olan kahve meyveleri gelişmeye başlar.
Kahvenin keşfi 1000 yıldan daha önceye dayanır. Çoğu otorite kahve bitkisinin Habeşistan (günümüz Etiyopya’sı) ve muhtemelen Arabistan’da yerli olduğu ve ekiminin buralardan tropik bölgelere yayıldığını söylüyor. Bitkinin özellikleri ve kullanımı hakkında ilk güvenilir söz Arap bir doktor tarafından M.S. dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru söylenmiştir. Bundan önce bitkinin Habeşistan ve belki de Arabistan’da yabani olarak büyüdüğünü varsaymak mantıklıdır. Aynı zamanda Habeşlilerin erken çağlarda Arabistan’dan Etiyopya’ya gelmiş olmaları ve bitkiyi yanlarında getirmiş olmaları mümkündür. Ancak tersi olduysa ve bitki Etiyopya’dan Yemen’e gittiyse bile Araplara içeceğin kullanımı keşfetmek, teşvik etmek ve çoğalmasını sağlamak için yaptıklarından ötürü teşekkür etmek lazım. Bazı otoriteler ise Yemen’deki ilk kahve ekiminin 525’te ülkeyi fetheden Etiyopya hükümdarı Negus Caleb’in Pers istilası sonrası yönetiminin son bulmasıyla 575 yılına kadar dayandığına inanıyor.
Daha sonra 1600’lerin başlarına kadar Arap yarımadasının tekelinde kalan kahve yetiştiriciliği Hintli bir hacı tarafından bir fidanın bu topraklardan çıkarılmasıyla önce Hindistan’a daha sonra da buradan dünyaya yayılmıştır.
Yakın tarihi daha çok Avrupalı ülkelerle özdeşleşen bu içeceğin anavatanı Afrika ve Arap coğrafyalarıdır. Kahvenin ortaya çıkışını daha net hale getirmek için araştırmalar devam ediyor ancak o hala kadim olmayı sürdürüyor. Kahveyle olan yolculuğumuzun çok başındayız, henüz bavulumuzu hazırladık, eğlenceli ve uzun bir yol bizi bekliyor.